Baş Şifacı Lilith Tremere'nin Odası

Odanın içerisi son derece şık ve düzenlidir.Siyah ve mor renklerinin hakim olduğu büyük bir kütüphane ve beyaz renkte koltuklar vardır.Kapıdan girildiğinde büyük bir kurt heykeli tarafından karşılaşırsınız.Sarı zümrüt gözleri tüm odayı görmektedir.Sol köşede büyük bir fener vardır.Sağ köşede koltuklar ve tam ortada heykelin arkasında Lilith'in çalışma masası yer alır.

Gözleri... Acıyor ve aralanmak istemiyordu sanki. Daha yeni ayaklanmış olan bedeni, dudakları arasındaki sigaranın dumanı ile zehirlenirken, kalktığı uykunun tatlılığını düşünüyordu zihni. Sıkılmışmıydı yaşamaktan? Ya da hep uyumak daha mı rahatlatırdı insanı? Bilmiyordu... Hayatı boyunca onca şey yaşayıp onca insan görmüş Stuart, neden bir kez daha afallıyordu? Aklından geçen bu bilinmezliklerle yanaştı adımları pencereye... Çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle araladı perdeyi.
-Günaydın güneş... Günaydın güzel olan herşey!
Dudaklarına iliştirilmiş sallanan sigarasından bir nefes çekti... En azından sızan dumanı acıyan gözlerine değil, pencereye üflüyordu şimdi. Camda oluşan buğuya aldırmadan gözlerini dışarıya diktiğinde, evinin en rahat ve manzaralı odasından izledi büyük ve çağlar öncesine kadar birçok asile evsahipliği etmiş İngiltere'yi... Sokakları, caddeleri ve daha birçok oluşumu ile güzel bir şehirdi burası. İçindeki sıkkınlığın, belki de yakın zamanda döneceği Hogwarts'la bağlantısı olabileceğini, İngiltere'yi, evini bırakabileceği düşüncesi ile geldiğini kavradı bir süre sonra... Canı çok çabuk sıkılan Stuart, arkasını döndü ve eli ile tuttuğu perdenin tekrar camın üzerine dökülmesini sağladı. Odasına baktığında herşey normaldi... Tek şey hariç. Dün gece ev cinlerinin biri üzerine şarap dökmüştü, ve bu onu oldukça sinirlendirmişti. O yüzden hazırlaması gereken ders notlarını bile hazırlayamamış direk uyumayı şeçmişti... "Kruan!" Olayın sorumlusunu yanına çağıran Stuart, şarap lekeli gömleğe iyice baktı. Sinir ve bir o kadar da hırsla üzerini giyinip kapıya yöneldi. Büyük ve ağır sayılabilecek küfürler eşliğinde ev cinini yanına çağırdı ve ona gömleğin, o gelinceye kadar temizlenmesi için bir uyarıda bulundu. O sırada çoktan malikanenin kapısına çıkmış ve eski bir dostu ziyaret etmek için karanlık, güneşin sızamadığı uzun bir koridorda belirmişti... Koridora bıraktığı adımlar, duvarlara çarparak büyük ve nemli bir sese dönüşüyorken, gözleri biraz daha olsun karnalığa alışmıştı genç büyücünün. Karşısına çıkan ilk kapıdan içeriye girdiğinde, Mumlar ile aydınlatılmış odada, zümrüt gözlü devasa bir kurt heykelinin altında eski dostu Lilith'i görmüştü bile... Elini yüz hizasında, avucu açık bir biçimde bir süre tutarak, o zamanla birlikte eskiyen selamlarını sunmuştu baş şifacıya... Karşısına geçip gülümsediği cadıya, birşeyler söylemek istemişti dudakları biran için... Cadının aynı zamanda bir vampir olduğunu bildiğinden pek ses çıkartmıyor, ama Lilith ile aralarında olan dostluğundan ona zarar gelmeyeceğini biliyordu. Aynı şeyler olsa pek tabii Stuart'ta böyle davranırdı. Çünkü birbirlerini tanıdıklarında daha ne olduklarını bile bilmezken yaşamları çakışmak zorundaydı...
-Merhabalar Lilith... Umarım uyuman gereken bu vakitte seni rahatsız etmiyorumdur.

John Venture adındaki vampir ile tanışması bir paket sigara ile olmuştu.Kendi türündekilerine güveni yok denilecek kadar az olsa da konuşmuştu o vampirle.Dudaklarından ayırdığı sigaranın son nefesini çekerken karanlık sokakta Shiro'nun dosluğu eşliğinde ayaklarının çıkardığı kulak delici topuk sesiyle yol almış ve birkaç saniye içinde cisimlenmişti.Cisimlendiğinde ve tabi ki odasına döndüğü vakitte Shiro'nun tepesindeydi.Kurt Lilith'i taşıyabilecek kadar büyüktü belli ki.Glediğinde hayvanın başını şimarıkça sevdi ve sonra da gitmesini ister bir manada başıyla pencereyi gösterdi.Shiro inleye inleye son kez kocaman patilerini sahibinin omuzlarına attı ve sonra da yere indi.Ardından gösterilen karanlık noktadan yok oldu.Güneş çıkarken hemen pencereleri siyah perdeleriyle kapattı.Bir damla bile ışık girmemeliydi içeriye.Bir gün ya bir gün acil bir müdehale gerekirse ne olacaktı.Ya baş şifacıya gündüz vakti ihtiyaç duyulsaydı ne yapacaktı?Bilmiyordu ve düşünmek de istemiyordu.Kapıdan içeriye giren esmer saçlarıyla Sturt'ı gördü.Bir insan olarak değer verdiği nadide varlıklardandı.Yüzündeki ciddi ifade aniden gülümsemeye dönüştü.Eflatun gözlerini genç adama dikti ve

Merhabalar.

Dedikten sonra oturduğu maassından kalkıp dostuna sarılmak için yanına yanaştı.Kollarını iki yana açıp sağ ve sol omzundan sıkıca sarıldı Stuart'a.Omzuna başını koyup hafifçe okşadı sarıldı omuzları

Uzun zaman olmuş gibi geldi bana.

Dedi ve sarılmayı kesti.Hafiften uzaklaştığında iki eliyle tuttuğu omzuları bir kere yavaşça sıkıp bıraktı ve masasının yanındaki boş koltuğu gösterdi

Rahatına bak lütfen.

Dedikten sonra kütüphanesinin yanında kendisi için bile olmasa misafirlerine sunmak zorunda olduğu İngiliz tarzı fican ve demlik vardı.Sunmadan önce tabi ki sevinç sarhoşluğundan unutmuştu belli ki...

Bugün uyumam imkansız.Yapmam gereken işler bu saatlerde.Seni buraya bu saatte hangi rüzgar attı?

Stuart'a sarılma fastını bir kenara bırakıp hasret gidermek yerine odasının ikinci kez ziyaret edilmesi hayretini arttırdı.Gündüz vakitleri Lilith'in odasını ziyarete gelebilenlerin sınırı yok azdı.Sigara alışkanlığını bırakamayan genç kadın tanımadığı bir yüzle karşılaştı.Yeni bir şifacı daha.Her birine her bir kabul dilekçesiyle gelen şifacıya bakıcı gözüyle bakıyordu.Kendini beğenmiş gibi görünse bile böyle olması gerekirdi.Neden mi?Çünkü ne kadar samimi olmak eşittir o kadar benzillik.İnsanlara bu yüzden güvenmezdi.Vampir olan bir kadının kalkıp da bi insana güvenmesi ne kadar mantıklı olabilirdi ki...Dilekçeyi yavaşça aldı ve dumandan rahatsız olduğunu anlayan büyücüye tek kaşını kaldırarark baktı.Ardından asasını çıkartıp tüm dumanı kurt heykelinin çekmesini sağladı.Oda tertemiz ve tamamen yadınlıktı yani kısmen.Hala siyah perdeler kapalı ama yine de Lilith'in esmer teni ve beyaz saçları tabi göze çarpan o meşhur beyaz mini eteği ortada idi.Kulakları sinir eden topuklu ayakkabılarından sol ayağına geçmiş olanı yavaşça tıklattı

Hoşgeldiniz Bay....Emmm...

Dilekçeye bakıp ismini okudu

Bay Decimus.

Dilekçeyi okudu

Demek yeni şifacımız sensin.

Dedikten sonra genç adamın etrafında dönmeye başladı.Elini çenesine koyup tekrar tek kaşını kaldırdı

Güzel parça diye düşündü.Zarfı mühürlemek için masasına yöneldi ve eğildi.Masadaki “Tremere” soyisimli mührü aldı ve dilekçeyi kendi mührüyle düzeltip bakanlığa yollamak için Shiro'ya ıslık attı.Hayvan pencereden atlayıp Lilith'in yanında belirdi ve havladı.Kurdun ağzına zarfı verdi ve başını okşadı.Hayvan o kadar büyüktü ki Lilith üzerine binip gezebilirdi.Kurt sonradan tekrar pencereden atlayıp sokaklara karıştı.

St. Mungo'ya hoşgeldiniz.Umarım görevinizi yerinde ve zamanında yaparsınız.Tekrar kendimi tanıtayım.

Elini uzattı

Lilith Tremere.ST.Mungo Baş Şifacı ve buranın sorumlusu.

Genç kadın elindeki kağıdı hızla rulo haline getirerek tek kaşı kalkık bir şekilde durdu ve sonra göz kapaklarını kapatarak yeni şifacıya arkasını dönüp masasına yöneldi.
Göreviniz son derece önemli Bay Amaryllis.Tarafaımdan izin verilmediği sürece boş gezmeniz sizin zararınıza olacaktır.Mungo son derece ciddi bir yerdeir.Buna istinaden size bir kere uyarı verilir.İkinci bir uyarı kesinlikle olmayacaktır.Bunu şimdiden söyleyeyim.
Masasına bıraktığı rulo şeklindeki parşomene baktı.Sonra da elini masaya dayayarak kalçasından destek aldı.Sağ elini havaya kaldırıp parmağını şıklattı.Sonra da arkasından gelen uluma sesiyle sırıttı.
Shiroooo...
Hayvan dili çıkmış bir şekilde pencereden içeriye daldı.perdelerin arasından geçerken camı açması ve tabi ki ışığın Lilith'in tenine değmesi yüzünden Lilith irkilmişti.Ama bunu hiç bozuntuya vermedi.Kurdun başını okşayıp ensesinden tuttu ve kulağına fısıldadı Sakın o lanet olası perdeyi bir daha açma.Kapıdan gir.
Birkaç saniye sonra ayaklandı ve eteğini düzeltti sonra da zarfı alıp hayvanın altın renkte "Tremere" yazan tasmasına sıkıştırdı.
Bunu bakanlığa götür.Dikkatli ol altında imzam var.Kabul etsinler.
Hayvanın başını okşayıp alnından öptü ve gitmesi için kapıyı gösterdi.Shiro çıktıktan sonra yeni şifacıya baktı
Tekrar hoşgeldiniz.Ayrıca şunu belirtmeliyim ki gece nöbetlerine sürekli ben kalırım.Gündüzleri odamda olurum.Çünkü geceleri acil hastalarımız yoğun oluyor ve derhal müdehale etmem gerekiyor.Yorgunluk yüzünden de gündüzleri pek vaktim olmuyor.Sormak istediğiniz bir şey varsa çekinmeyin.Çünkü bilmediğiniz hataları bile kabul etmem.
Belki biraz sert görünüyordu.Ama bunun nedeni bir insana güvenmemesiydi.Tıpkı diğer şifacılara olduğu gibi.Dostu Stuart'a baktı ve omzuna bir şaplak attı
Suskun kalma.Sanırım siz ikiniz birbirinizi tanıyorsunuz.